Doğanın Sabrı Kalmadı
Doğanın Sabrı Kalmadı

Doğanın Sabrı Kalmadı

EKOIQ
Yazar: Arzu Deniz Aksoy

Bütün dünya çok büyük bir pandemi sınavından geçiyor. İklim kriziyle başka bir sınav daha verdik. İnanılmaz bir dönemden geçiyoruz, yangınlar, seller, doğal afetler. Hepimiz şaşırmış bir durumdayız.

Sera etkisiyle küresel ısınmanın etkilerini insanlık olarak şahit oluyoruz. Doğal sistemlerin bozulmasıyla karbon miktarı artmaya devam ediyor. Bu etkenler sadece doğadan ibaret değil insanlık olarak da büyük bir tehlike altındayız. Isı ve sıcaklıklar insan vücudunu etkisi altına almayı ve bireysel doğal sistemlerimiz de tepki göstermeye başladı. Dünya nüfusunun %95’i kirli hava solumak ile beraber Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 4,2 milyon kişi hava kirliliğinden hayatını kaybediyor.

Birleşmiş Milletler 42 maddelik Çocuk Hakları Sözleşmesi 20 Kasım 1989’da ülkeler tarafından kabul edildi, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girdi. Dünya da mevsimsel olarak felaketlerle beraber akıllara gündemden düşmeyen bir konu olan iklim krizi masaya yatırıldı. Ancak Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) yayınladığı raporlara göre gelecek nesiller ve hakları halen tehlike altında.

UNICEF’in 6 Aralık 2019 tarihinde yayınladığı raporda iklim krizinin çocuklar üzerindeki etkilerine dair çarpıcı örnekler sunuyor: Yaklaşık olarak 503 milyon çocuk aşırı hava olaylarının ve yükselen deniz seviyelerinin yol açtığı sel riskinin tehdidi altındaki bölgelerde yaşıyor. Karayipler bölgesinde aşırı hava olayları nedeniyle tahrip olan yerlerde, geçen beş yıl içinde çocukların sayısının altı kat arttığı gözlemlendi. Tahrip olmadan önce 2009-2013 yıllarında 175 bin çocuk sayısı mevcutken, 2014-2018 yılları arasında bu sayı 761 bine ulaşmış.

Yaklaşık 160 milyon çocuk ileri derecede kuraklık çeken bölgelerde yaşamını sürdürüyor. 2040 yılında öngörülen su sıkıntısına her 4 çocuktan biri maruz kalacak. Hava olaylarıyla gerçekleşen afetler kız çocuklarının geleceklerini olumsuz yönde etkiliyor. İklim değişikliğiyle ilişkili olan hastalık yükünün %90’ı beş yaşından küçük çocukları etkisi altına alıyor. Yaklaşık 300 milyon çocuk zehirli hava soluyor ve bu durum fiziksel ve zihinsel gelişimlerini doğrudan etkiliyor. Yüksek ölçüde olan karbon emisyonu ve sera etkisinden kaynaklanan pnömoni ve diğer solunum yolu hastalıklarla beraber ağır sonuçlara sebep oluyor.

Rapor doğrultusunda çözümsel faaliyetlerde de erken uyarı sistemleri, stratejik önlemler, su yönetimi teknolojileri, iklim krizi farkındalığı, erken teşhis sağlık sistemleri, yenilenebilir enerji kaynakları, yer düzey izleme sistemleri gibi örnekler gelecek nesillere karşı daha tedbirli davranmamız gerektiğini vurguluyor.

UNICEF bu konu ile ilişkin 20 Ağustos 2021’de çocuklar hakkında yapılan en kapsamlı iklim riski analizini içeren “İklim Krizi Bir Çocuk Hakları Krizidir” adıyla bir rapor daha yayınladı.

Rapor içeriğinde iklim değişikliğinden en fazla etkilenme riski altında olan Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Nijerya, Gine ve Gine-Bissau ülkelerinde sağlık, eğitim ve güvenlikleri tehdit altında.  Risk analizi, iklimsel ve çevresel şoklar ve maruz kalma seviyeleri, savunmasızlıklar, temel hizmetlere erişim düzeyleri gibi kriterler göz önünde bulundurulmuş. Raporda iklim ve çevresel etkilerin çocukların hayatı için tehdit haline geldiğini etkilenen çocuk sayısının arttığını ve durumun daha da kötüleşmesi bekleniyor. İklim krizinin çocuk haklarının ihlaline sebep olduğu açıkça görülüyor.

Çocuklara Yönelik İklim Riski Endeksi (CCRI) raporuna göre:

240 milyon çocuk kıyı taşkınlarına yüksek oranda maruz kalıyor,
330 milyon çocuk nehir taşkınlarına yüksek oranda maruz kalıyor,
400 milyon çocuk kasırgalara yüksek oranda maruz kalıyor,
600 milyon çocuk vektörlerle (keneler, sinekler, pireler vb. canlılar vasıtasıyla) bulaşan hastalıklara yüksek oranda maruz kalıyor,
815 milyon çocuk kurşun kirliliğine yüksek oranda maruz kalıyor,
820 milyon çocuk sıcak hava dalgasına yüksek oranda maruz kalıyor,
920 milyon çocuk su kıtlığına yüksek oranda maruz kalıyor,
1 milyar çocuk gittikçe artan hava kirliliğine yüksek oranda maruz kalıyor,

Veriler her çocuğun iklimsel ve çevresel koşullarla oluşan tehlikelerin en az birine maruz kalma riskine sahiptir.

UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore: “İklim değişikliği son derece adaletsiz. Artan küresel sıcaklıklardan hiçbir çocuk sorumlu olmasa da en yüksek maliyeti onlar ödeyecek. En çok zararı, iklim krizinden en az sorumlu ülkelerin çocukları görecek. Ama harekete geçmek için hâlâ zaman var” diyerek de ortak mirasımız için harekete geçmeye davet ediyor.

Doğup yaşam bulduğumuz gezegenimiz için zaman gittikçe daralıyor.

Doğanın sabrı kalmadığını hissediyoruz.

Bu yük gelecek nesillerin yaşamsal faaliyetlerini engelleyecek bir faktör. Seragazı emisyonlarının azaltılması, çocukların iklim değişikliği hakkında bilgilendirilmesi, yeşil ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş insanlık için bir yatırım.

Mavi Soluk Nokta’nın nefes almaya ihtiyacı var!
Hem de her zamankinden daha çok.

Küresel ısınma üzerine ilk kitaplardan birisini yazan çevre aktivisti, yazar ve akademisyen Bill McKibben’in kaleme aldığı “Doğa’nın Sonu” (The End of Nature) kitabını okumadıysanız mutlaka listenize alın. Gerçekten yeryüzünde bundan daha önemli başka bir konu yok. O kadar az vaktimiz kaldı ki yakında iklim krizini konuşamayacak ve hiçbir şey yapamayacak hale gelebiliriz.

İklim aktivisti Ömer Madra’nın söylediği gibi “Dünya frene basmak zorunda, hem de hemen!”