Krizden Çıkışın Anahtarı Şefkatli Liderlerin Elinde mi?
Krizden Çıkışın Anahtarı Şefkatli Liderlerin Elinde mi?

Krizden Çıkışın Anahtarı Şefkatli Liderlerin Elinde mi?

Harvard Business Review
Yazar: Arzu Deniz Aksoy

Pandeminin gölgesinde geçen 2020 yılının iş dünyası açısından en karakteristik yönlerinden biri, çalışanların ihtiyaçlarının her zamankinden çok daha önde gelmesiydi. Bu süreçte çalışanlar, bugüne kadar hiç olmadığı kadar merkezde konumlandırıldı. Geniş kadrolar evden çalışırken liderler de dikkatlerini mecburen buraya yöneltmek zorunda kaldı. Bir anlamda salgın, liderlerin işgücüyle yeniden etkileşim kurması için bir fırsat yarattı.

Bugün liderin tek odak noktası, işe geri dönmek değil. Nasıl daha iyi bir gelecek inşa edileceği, işin nasıl yeniden tasarlanacağı da önemli bir gündem maddesi. Çünkü artık liderin karşısında bugüne kadar deneyimlemediği zorluklar ve en önemlisi, daha fazlasını talep eden bir işgücü var.

Şefkat ve empati, uzun sürecek bir iyileşme dönemi başlarken liderin sahip olması gereken iki kritik özellik. Pandeminin getirdiği yeni bakış açısıyla liderler çalışanlarının mali, duygusal ve sosyal refahını destekleyen programlar ve bir çalışma ortamı yaratarak, konunun insani yönünü gerçekten anlamak için empati ve şefkatle liderlik etme sorumluluğuna giderek daha fazla ikna oluyor.

Sert Liderlik Dönemi Sona Erdi

Çok değil, bundan 20 yıl öncesine kadar otokratik liderlik bir normdu. Yöneticiler, çalışanlarının sesine çok az kulak asarak nihai kararları kendi başına alırdı. İnsanlara neyi, ne zaman ve nasıl yapacakları konusunda net talimat vererek onlar üzerinde tam kontrole sahiptiler.

İş dünyasında yaşanan değişim ve tabii ki dijitalleşmenin de büyük etkisiyle işgücü gelişmeye devam ederken liderlik de temelde yeni yaklaşımlar ve taktikler gerektiren bir dönüşüme uğradı. Otokratik liderlik tarzından uzaklaşılıp, daha işbirlikçi ve insan odaklı bir yaklaşıma geçiş zorunlu hale geldi.

Elbette etkili liderlerin temel nitelikleri gerçekte değişmedi. Net bir vizyona sahip, bu vizyonu ilham verici ve akılda kalıcı bir şekilde iletebilen, çok çalışan ve organizasyonun hedeflerine bağlı olan liderlere hâlâ ihtiyaç var.

Ancak bugün sert liderlik özellikleri yerini yumuşak liderlik becerilerine bırakırken başarının “içten desteklenmesi gerektiği” daha iyi anlaşıldı ve bugünün liderleri görev odaklı olmaktan çıkıp insana odaklanmaya yöneldi.

Yeni Denge Unsuru Olarak Şefkatli Liderlik

Bu noktada son yıllarda karşımıza şefkatli liderlik olarak ifade edilen bir kavram çıkıyor. Yakın zamana kadar birlikte kullanılması dahi düşünülemeyen bu iki kelime; tıpkı Ying-Yang felsefesinde olduğu gibi “teknoloji-insanlık”, ‘bilim-maneviyat”, “çalışmak-eğlenmek” arasında dengeyi kuracak şekilde birlikte anılıyor. Burada asıl konu, iki uçtan birinin ağır basması değil liderin şahsında dengelenmesidir.

Peki nedir şefkatli liderlik? Şefkatin klasik tanımından yola çıkalım… Şefkati, başkalarının acılarının farkında olmak, durumlarıyla empati kurmak ve son olarak da harekete geçmek olarak tanımlayabiliriz.

Empati, bir başkasının deneyiminden ve algısından hayat anlayışı alarak başlar. Empati, kapıları açar. Şefkatli liderlik ise çözümde aktif rol almak için empatinin ötesine geçer. Sorunu tanımayı, başkalarının neler yaşadığını anlamayı ve ardından değişimin bir parçası olmaya yardım etmeyi gerektirir. Şefkatle liderlik etmek, konumunu ve kaynaklarını başkalarına yardım etmek ve sorunları hafifletmek için kullanmak demektir.

Herkesin fikirlerini paylaşarak ve yaratıcı çözümler sunarak işbirliği yapabileceği bir ortam yaratmak, şefkatli liderin en temel amacıdır. Tüm şefkat pratiği, ‘”ben”den “biz”e gitmekle ilgilidir. Düşünceli ve şefkatli bir lider, “ben”in özellikle bir konuşma başlatıcı olarak yararlı olmadığını bilir ve kendi egosuna odaklanmayı bıraktığında diğer liderleri geliştirebileceğini çoktan kavramıştır.

Zayıflık mı? Strateji mi?

Şefkatli liderlik, bir devrim olmaktan ziyade, modern liderliğin en iyi uygulamalarına dayanan bir evrimdir.

Şefkat bir zayıflık değil, stratejik bir güçtür. Eğer bir lider, ekip üyelerinin ona en iyi çabalarıyla eşlik etmesini, sadakat göstermesini ve özellikle kriz zamanlarında yüksek performans göstermelerini istiyorsa şefkatli liderlik çıkış noktası olacaktır.

Bir lider sürekli olarak geribildirim alma mütevaziliğine sahip olmalıdır ancak kendini büyütebildiği ölçüde ekibini de büyütebilir. Şefkatli liderlik, her ekip üyesinin yalnızca bir birey olmadığını, aynı zamanda tüm organizasyonun yapısında önemli bir parça olduğunu kabul eder. 

Şefkatli lider için başarı, zenginlik veya şöhretten çok, hizmet verilen herkes üzerinde derin ve kalıcı olumlu bir etkiye sahip olmakla ilgilidir. Şefkatli lider, dünyada olumlu etki yaratmak için bilinçli olarak davranır.

Şefkatli lider otorite değil, etki arar. Talep etmez, teşvik eder. Ekip üyelerine çabalarını, becerilerini, yeteneklerini, anlayışlarını, tutkularını, coşkularını ve daha büyük bir iyilik için birlikte çalışmaya bağlılıklarını birleştirmeleri için yol gösterir.

Şefkatli Liderlik Neden Önemli?

Sağlam ve güvene dayalı ilişkiler kuran şefkatli liderlerin, şirketleri için sağladıkların en önemli kazanımlardan biri de daha yüksek düzeyde çalışan bağlılığı yaratarak, çalışan devir oranlarının düşük düzeyde kalmasına katkı sağlamalarıdır. Gallup’un çalışan bağlılığı üzerine yapmış olduğu araştırmada, işten ayrılan çalışanların ülkeye maliyetinin her yıl 450 ila 550 milyar dolar arasında olduğu ortaya konulmuştur. Memnuniyetsiz ve mutsuz çalışanların şirketlere bu kadar büyük maddi zarar verebileceği düşünüldüğünde, bir şefkat ve bağlılık kültürü oluşturmanın taşıdığı önemi daha rahat anlaşılabilir.

Şefkat Bulaşıcıdır

Liderleri çalışanlardan ayıran bazı yapay engelleri kaldırmak gerektiğine inananlardan biriyim. Kanımca bu engeller, şefkat akışının gerçekleşmesini engelliyor. Evet, sınırlar çok önemlidir ve bunları uygun şekilde korumak gerekiyor. Bununla birlikte, bir liderin kendini ve hedeflerini çalışan insanlardan ayırması, ekipten ve genel olarak o şirketten şefkati tüketiyor. Oysa şefkat bulaşıcıdır. Lider ne kadar şefkatli olursa çalışanları da o kadar şefkatli olacaktır. İş dünyamızda şefkatli liderlerin sayısının çoğalmasını ve yarattıkları etkinin katlanarak büyümesini temenni ediyorum.